Şehadet tarihi: 27 Mayıs 1980
Eskişehir’in Sazak köyünden olup 48 yaşındaydı. Evli ve çocuk sahibiydi. İnşaat müteahhitliği yapıyordu. Ayrıca, MHP Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürütüyordu. Daha önceki M.C. Hükûmetinde, milletvekili olmadığı halde MHP’nin kontenjanından, Gümrük ve Tekel Bakanı olarak görev almıştı. Olay günü, akşam üzeri eşiyle birlikte gittiği bir ziyaretten evine döndüğünde, eşyalarını otomobilinin bagajından çıkarırken, pusu kurarak kendisini beklemekte olan komünist militanlar tarafından arkasından yaklaşılarak kurşunlandı. Hastahaneye kaldırılmak istenirken yolda şehit düştü. Cenazesi, MHP Genel Merkezi önünde yapılan bir törenden sonra Hacı Bayram Camii’nde cenaze namazı kılınıp, Eskişehir’in Sazak köyünde toprağa verildi…
HAYATI
İnanç – Samimiyet -Ahlak – fedakarlık, millet ve Vatanseverliğin sembolu bir Dava adamı. 1932 Yılında Eskişehirin Sazak köyünde doğan Gün Sazak, eski milletvekillerinden Emin Sazak’ın oğludur. İlk ve orta tarihini Eskişehir’de, yüksek tahsilini de Amerika’da yaptı. Sazaklar Eskişehir’de geniş topraklara sahip çiftçilik yapan bir ailedir ve toprağa çok bağlıdırlar. Bu durumdan dolayı Gün bey Amerikaya ziraat tahsiline gönderilir. Yüksek tahsilini başarıyla tamamlayıp yurda dönen Gün Sazak toprak işlerine daha sıkı bir şekilde sarılır, modern teknoloji ile işlerini geliştirir, verimi arttırır. Diğer taraftan da inşaat işlerine başlıyarak müteahhitliğe soyunur. Dürüst, temiz, sağlam işleri yapması sayesinde bu dalda da başarılar kazanır. Toprağa bağlılığı Amerika tarihinden sonra şuurlu bir vatanseverliğe dönüşür.
1970’li yıllarda Türkiye’nin başına gelen kominist Sovyet Rusyanın dolaylı işgal faaliyetleri, anarşist ve bölücü olaylar bir toplantıda rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş’le tanışmasına vesile olur. Bu tanışmadan kısa süre sonra Gün Sazak MHP’ye katılır.
Gün SAZAK, Başbuğ ile bir Yurt içi gezide…
Partiye girdikten sonra şahsi işlerini takip ederken ağırlıklı olarak siyasi faaliyetleri yürütür. Yaptığı çalışmalar, fikir, tavır ve davranışları ile kendisini partiye kabul ettirir ve büyük hürmet kazanır.
Maddi durumunun iyi olması, yüksek ahlak ve karakter yapısı onu memleketin durumunu gördükçe daha da azimlendirir ve aşkla – şevkle çalışır. Elinin açıklığı, yardımseverliği, garip, fakir ve yoksulları koruması, o’nu AĞA yapar ve öyle anılır. Komünist beşinci işgal faaliyetlerin doruğa çıktığı zamanlarda her fraksiyondan bütün komünistler o’na AĞA diyerek çamur atmaya başlarlar ama O verdiği cevapta asaleti ve terbiyesiyle kendini bütün Türkiye’ye kabul ettirdi. Ne diyordu Gün Sazak?
”Evet ben ağayım. Allah’a şükürler olsun ki ben Türk töresine göre ağayım ve bununla gurur duyuyorum.”
Çünkü O hep vermiş, hiç almamıştır. Kendine geleni boş çevirmemiştir. Bütün bu faydalı ve güzel çalışmalarından dolayı MHP genel başkan yardımcısı iken ikinci Milliyetçi Cephe hükümetinde Milletvekili olmadığı halde dıışarıdan Gümrük ve Tekel Bakanı olarak vazife aldı. Prensipli, kararlı ve tavizsiz çalışmalarıyla kısa zamanda gümrüklerdeki rüşvet, hırsızlık ve yolsuzlukları en aza indirdi ve vurguncu-soyguncuların canına ot tıkadı. Görev aldığından şehid edildiği tarihe kadar 5.5 ay bakanlık yaptı. Bu zaman içinde Türkiye’deki bütün kaçakçı ve soyguncuların düşmanlığını kazandı. Türkiye devleti ve Türk milleti kazandı ama O doğru bildiği, inandığı prensiplerinden taviz vermedi.
Nihayet O günki şartlarda, Türkiye’nin kan gölüne çevrildiği günlerde kaçakçı patronlarının kiraladığı pusula bekleyen kominist katiller tarafından 27.05.1980 tarihinde eşi ile gittiği bir ziyaretten dönüp arabadan eşyalarını indirirken çapraz ateşe alınarak şehid edildi. Kahpe komünist uşaklar arkadan kalleşçe vurmuşlardı. Hastaneye kaldırılırken yolda şehid oldu…
MHP genel merkezi önünde yapılan bir törenden sonra Ankara Hacı Bayram Camiinde cenaze namazı kılınarak Eskişehir’in Sazak köyünde toprağa verildi. Cenaze törenine Türkiye’nin dört bir yanından gelen 300 binden fazla sevenleri katıldı. Tekbir ve göz yaşları arasında toprağa verildi…
DAVA ARKADAŞIM GÜN SAZAK
GÜN Sazak beyi tanıyalı hemen hemen on yıl olmuştur. Kendisini ilk defa geçirmiş olduğu trafik kazası dolayısıyla hastanede ziyaret ederek geçmiş olsun temennisinde bulunmuştum. Oradaki görüşmemiz dostluğumuzun başlangıcını teşkil etti ve ondan sonra devamlı beraber olduk.
Kendileri o sırada partimize yeni girmişlerdi. Millet hizmetinde görev aldılar ve MHP’nin gelişmesinde üzerlerine düşen her görevi canla başla çalışmak suretiyle hiçbir fedakârlıktan geri kalmayarak yaptılar. Gün Bey partimize girdikten sonra parti çalışmalarında göze çarpar bir şekilde hızlanma ve gelişmeler olmuştur.
Kendileri hem çok mütevazi, iddiasız, hem de çok akıllı, geniş gönüllü, faziletli ve cömert bir yaradılış sahibiydiler. Bu vasıflarıyla hem gençlerin sevgisini, hürmetini topladılar, hem de yaşlıların itimadını kazandılar. Ve böylece genel başkanlıkla diğer kademeler arasında daima ahenk sağlayan, uzlaşmayı temin eden ve samimiyeti artıran bir ortam meydana getirdiler. Gün Bey partimizin ihtiyacı olan herşeyin temininde hem pratik buluş sahibi, hem de memleketin aydın kitlesini yakından tanıyan bir kişi olarak davamıza çok güç katmış, kuvvet katmıştır. Hem yurt içindeki teşkilatlanmada hem de yabancılarla olan münasebetlerde çok büyük yardımları ve hizmetleri olmuştur.
Avrupa’da beynelmilel komünizmin partimiz aleyhinde açmış olduğu yalan, iftiralarla dolu büyük kampanyalara karşı Avrupa demokrasilerini uyarmak ve orada hareketimizin gerçek hüviyetini tanıtmak için giriştiğimiz çalışmalarda da Gün Sazak Bey çok yararlı hizmetler yapmıştır. Tanıştığı görüştüğü yabancılar üzerinde gayet müsbet ve güvenilen bir intiba uyandırmış ve yabancılar tarafından da sevilen bir kişi olarak kabul edilmiş, birçok hususlarda kendisine başvurulur olmuştur.
Gün Bey özel münasebetlerinde de arkadaşlığı aranan kişiydi. Her yönden samimi güvenilir bir arkadaşlığı vardı. Kendisiyle her konu görüşülebilirdi. Sır saklama vasfına sahip bir kişiliği vardı. Her konuda faydalı görüşler ortaya koyardı. Bu bakımdan kendisiyle istişare etmeden hiçbir mesele üzerinde kesin karara varmamayı usul haline getirmiştim. Kendileriyle yaptığımız incelemeler, görüşmeler sonunda müştereken bir çok hususlarda karar verir ve onu uygulamaya koyardık. Arkadaşlarımız arasında da samimiyeti, birliği ve ahenkli çalışmayı sağlamada çok yapıcı ve olumlu tesirleri vardır, hizmetleri vardır.
Gün Sazak Bey, hakkında söylenecek daha pek çok sözler vardır. Kendisi bir aile babasıydı. Evine, ocağına bağlı bir insandı. Vatanını seven, milletini seven bir Türk çocuğuydu. Eskişehir’in Mihalıççık ilçesinin Sazak köyünden eski bir Türk ailesine mensuptu.
Aile, Oğuz geleneğini, Türkmen geleneğini yaşatan köklü bir aileydi. Bu özelliklerinin yanında Gün Bey insan sevgisiyle dolu bir insandı, insanları olumlu tutumlarına göre değerlendirir ve her insana karşı iyilikle dolu olarak davranış ortaya koyar, yardıma muhtaç olanlara hiç kimseye duyurmadan gizlice ve cömertçe yardımlar yapardı. Yardım elini yakınlarının, dostlarının, birçok muhtaçlarının üzerinden hiçbir zaman çekmezdi. Hareketimizin de ihtiyaçlarını karşılamada elinden gelen her fedakârlığı yapardı. Değerli vasıfları ve hizmetleri uzun uzun anlatmakla bitirilemeyecek kadar çoktur.
Gümrük ve Tekel Bakanlığı’nı deruhte ettiği kısa sürede namus, ciddiyet ve dirayet dolu uygulamasıyla devlet adamlığı vasfını dost düşman herkese kabul ettirdi. Kendisine Türkiye’nin düşmanlarının alçakça bir suikast tertiplemeleri sebepsiz değildir. Çünkü Türkiye’yi yıkmak isteyenlere karşı Gün Sazak Bey, çok kuvvetli kişiliği ile, cesareti ile, çalışmaları ile aşılmaz bir set gibiydi. Bu Türkiye’nin düşmanlarının bunalmasına sebep olan bir durumdu. Bunun için kızıl komünist bölücü vatan haini cinayet şebekelerinin taarruz hedefi seçilmiştir. Aramızdan ayrılmasıyla bütün arkadaşları, bütün Ülkücü gençlik büyük bir üzüntüye ve eleme gark olmuşlardır. Davamızın saflarında yeri doldurulamayacak bir boşluk meydana gelmiştir. Acımız çok büyüktür, fakat onun ruhunu üzmemek ve şadetmek için bütün bu acılarımıza, üzüntülerimize rağmen onun uğrunda hayatını da feda etmekten çekinmediği kutsal davası için yılmadan çalışmaya devam ediyoruz. Ne kadar canavarca saldırılara uğrarsak uğrayalım, bu saldırılar bizi hiçbir zaman yıldıramayacaktır, yıldıramaz, aksine azmimizi daha çok bilemiştir ve bileyecektir. Daha kararlı olarak, daha azimli olarak ve gücümüz hızımız daha da artmış olarak Türk milletine hizmet yolundaki faaliyetlerimizi yürüteceğiz. Kutsal dava uğrunda şehit olmuş olanlara ne mutlu.
Allah kendisine gani gani rahmet eylesin.
Alparslan TÜRKEŞ
Gün Sazak Şehid Edildi
Evet, “Mavi Gömlekli Şeytan” istediğin oldu. Aziz Gün Sazak da öldürüldü. Kulislerde bir Babrak Karmal kahpeliği ile Türk milliyetçilerine kin ve öfke kusarken, şimdi sahnede sahte üzüntü mesajları yazıyorsun.
Seni iki yüzlü kahpe dölü! Akıttığın bunca milliyetçi ve ülkücü kanına rağmen, halâ doymadın mı? Nedir? Nedendir bu bitmez tükenmez kinin?
Sen, kanlı parmağınla bizi işaret ettikçe, karanlık köşelerde üzerimize kızıl mermiler boşalıyor. Kimsin, nesin sen? Seni halâ teşhis edemeyecekler mi?
Sen, Gün Sazak kimdi biliyor musun? O Türktü, Müslümandı, yiğitti, mertti, namuslu bir devlet adamı idi, bizim iki gözümüz idi. Onu öldürmekle ve öldürtmekle bağrımızı delik deşik ettiğinizin farkında mısın? Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Bu işin hesabını, kitabını yaptın mı? Şimdi rahat mısın? Acaba bundan sonra rahat edecek misin? Bunları hiç düşündün mü?
Demek “barıştan yanasın ha!” onun için kahrediyorsun bizi; onun için bizi kahredenleri alkışlıyorsun.
En aziz ülküdaşı ve en yakın arkadaşı Gün Sazak’ın şehadet haberini işitir işitmez, gözyaşlarını tutamayan Alparslan Türkeş’in, hiç bir yüreğin tahammül edemeyeceği bir soğukkanlılıkla “Türk milliyetçilerinin iç savaş tahrikçilerinin oyununa gelmemelerini, sabırlı olmalarını, kanunlar içinde kalmalarını” içi kan ağlayarak emrediyordu. Vatanını, milletini bu ölçüde seven bir devlet adamı karşısında acaba yüzün biraz kızardı mı? Acaba, barış ve insanlık nedir, biraz sezebildin mi?
Yoksa, bu sözler, yüreğindeki korkuyu bastırmaya mı yaradı? Yoksa, yeni cinayetler için müsait fırsat mı kollayacaksın?
Evet, “Mavi gömlekli şeytan”, sen de, senin kızıl manyakların da, dayandığın kızıl imparatorluk da Allah’ın izni ile kahrolup gideceksiniz! Biz, meşru zeminlerde ve sabırla devletimizin, size gereken cevabı vermesini ümid edecek ve Allah’ın “kahhar” sıfatı ile tecelli etmesini bekleyeceğiz.
Şehidimize Allah’tan rahmet, milliyetçi ve ülkücü camiaya başsağlığı dilerim.
S. Ahmet Arvasi, Hergün gazetesi, 29 Mayıs 1980
AĞIT
Kurudu gözde pınarlar, canım içre canım gitti
Devrildi iri çınarlar, nice gül fidanım gitti
Bölünmesin diye millet, baki kalsın diye devlet
Dağlar gibi kemikle et, seller gibi kanım gitti
Param parça idi ruhum, ellerinde bir güruhun
Tufanı bumudur Nuh’un, diye arşa ünüm gitti
Hey yakınlar uzaklar, bekler pusular tuzaklar
Tayfuna dönsün Sazaklar, göz ışığım Gün’üm gitti
Yetim kaldı körpe çağam, feryadımı nice boğam
Gün doğmak üzere ağam, gün batarken inim gitti
Bu bir nesildir sürekli, gözü pek çatal yürekli
ZOR GÜNLERİMDE GEREKLİ, TUĞ GİBİ BEŞ BİNİM GİTTİ
Sakarya, esti yiğitler, bağrı kan süslü yiğitler
Süphan göğüslü yiğitler, gittiyse benim gitti
Niyazi Yıldırım GENÇOSMANOĞLU