05/12/2024 05:44

Şehadet tarihi: 30 Ağustos 1980

18 yaşında olup lise mezunuydu. Ailece, İzmit’te oturuyorlardı. Olay günü, gece saat 22.00 sularında, İstanbul – Şehremini’de, Başvekil Caddesi, Odabaşı Meydanı’nda bir görüşme yapmak için girdiği telefon kulübesinde, 9 kızıl komünist tarafından kurşun yağmuruna tutuldu. Kalbine isabet eden kurşunla iç kanama geçirerek şehid oldu…

Çocukluk resmi…

Şehadet şerbetini içtiği günkü hali…

ALLAH SABRIMIZI DENİYOR…


Erhan Cengiz şehid edildiği tarihte, camiamızın yakından tanıdığı, ‘Türk Haber Gazetesi’ ve www.milliyetci.org – www.turk-haber.com – www.erhancengiz.com – www.OguzhanCengiz.com sitelerinin sahibi Oğuzhan Cengiz, Kartal – Maltepe Askeri Cezaevi’nde Ülkücülük suçmuş gibi tutuklu bulunuyordu… Ağabeydi o… Ülküdaştı Erhan’la, kardeşti… Bu vatanın, bu necip milletin bütün değerlerine; diline, dinine, bayrağına, herşeyine sahip çıktığı için zindanlara atılan binlerce ülkücüden biri idi…

CENGİZ KARDEŞLER…

Zindanlar, eziyetler, işkenceler birşey değildi… Onlara göğüs gerilirdi ama… Canını, kanını, ülküdaşını, kardeşini kaybetmek, acz içerisinde hiç birşey yapamamak ne büyük ızdırabdı Yarabbi.. Tarifi mümkün değil..

Oğuzhan Cengiz’in, Kartal – Maltepe Askeri Cezavi’nden kardeşi Erhan Cengiz için kaleme aldığı satırlar…

Cumhur Puliç

30 Ağustos 2003 , Ötüken

 

 

 

 

 

BİR YILDIZ KAYDI…

O bir yıldızdı… Türklüğün üzerine çöken insafsız gecenin karanlıklarını yırtarak Türk İslam dünyasını aydınlatmaya çalışan yüzbinlerce yıldızdan biriydi ERHAN CENGİZ… Henüz 18 yaşındaydı… Fakat, yaşından beklenmeyen bir olgunluğa sahipti… Yaşıtları kahve köşelerinde tavla oynarken, yaşıtları meyhanelerde, diskoteklerde sabahlarken… mensubu olduğu milletin meselelerine sahip çıkmış, Türk milletini mutlu, Türk devletini güçlü kılma mücadelesinin ağır yükünü omuzlamış, inandığı kutsal dava uğruna gecesini gündüzüne katmıştı…

Türk milletinin, Türk devletinin, bugün içinde bulunduğu durumda gezip tozmak, eğlenmek, gülmek bize haram diyordu…

O da her Ülkücü gibi davasına vakfetmişti özel hayatını…
Vatan hainleri için bir korku, vatanseverler içinse bir sevgi ve güven abidesi haline gelmişti çevresinde…

Kendini her yönden bir dava ve teşkilat adamı olarak yetiştirmişti ERHAN…
Bir set çıkmıştı ihanet şebekelerinin karşısına ve onların oyunlarını bir bir bozup, milletimizin gözleri önüne sermeye başlamıştı…
O’nun bu faaliyetleri, Türkiye üzerinde karanlık emeller besleyen vatan hainlerini dehşete düşürmüştü…
O, milletine ve davasına hizmet ettiğini bilmekle beraber, bu mücadeledeki yerini ve hizmetinin ne kadar büyük olduğunun idrakinde değildi belki…
Ama kızıl kuklalar farkındaydılar ERHAN’ın bu mücadelede yerinin yerinin büyük olduğunun…
Ve, karanlık odada alınan karar, yine karanlık bir gecede uygulandı…
Kızıl namlulardan çıkan kurşunlara hedef oldu Türk İslam Ülküsünün yiğit bir savaşçısı daha…

Bir yıldız kaydı…
Son bir kez parçalayarak karanlıkları…
O’nu, zayıf omuzlarına yüklendiği büyük ideali için vurdular…
O, şimdi cennet bahçesinde kendisi gibi yaşayan ölülerin, Özmenlerin, Önkuzuların, Darendelilerin, Haşatlıların, Orhan Barutların, Gün Sazakların arasında yüzlerce, binlerce, onbinlerce şehidin arasında…
Biz ezildikçe çoğaldık, bir öldük bin dirildik.
Şehadet mertebesine erişen bir Ülküdaşımızın hatırası; şehit Ülküdaşlarımıza layık birer dava adamı olabilmek, onlara yetişebilmek için daha fazla çalışmamızı sağlayan, mücadele azmimizi arttıran birer itici güç oldu.
Davamıza daha sıkı sarıldık, yılmadık, yıkılmadık, güçlendik…
Her geçen gün zafere adım adım yaklaşıyoruz. Küfür düzeni yıkılana kadar yürüyeceğiz, adaleti getirene kadar yürüyeceğiz. Köleliğe karşı verilen mücadele başarıya ulaşacak, Türk’ü köle yapmak isteyenler döktükleri kanda boğulacaktır.
Maneviyatta, ahlakta, ilim ve teknikte öncü, büyük ve müreffeh Türkiye mutlaka kurulacak.
Türk islam medeniyeti cihana yeniden ışık tutacaktır. Ülkücü Hareketi tertipler, tuzaklar, işkenceler, hapishaneler ve cinayetlerle yıldıracaklarını zannedenler yanıldıklarını anlayacaklardır.
Ülkücülerin davası, Ülkücü Şehitlerden alınan manevi gücün himayesinde hergün biraz daha olgunlaşarak hedefine doğru ilerliyor.
Ülkücü Türk Gençliği olarak, ALLAH (C.C.)’ın huzurunda Erhan’ın ve bütün şehit Ülküdaşlarımızın aziz ruhlarına söz veriyor ve yemin ediyoruz ki,
Bayrağı şehit Ülküdaşlarımızın bıraktığı yerden devralarak, düşürmeden ve lekelemeden en kısa zamanda menzile ulaştıracağız…

Ülkücü Şehidimiz Erhan CENGİZ’e ALLAH (C.C.)’dan rahmet, şerefli Türk Milletine baş sağlığı dilerim.

‘İnsan bir sebep için yaşamalı’
Bu söz doğru, Fakat ilave edelim;
Bir sebep için de ölmeli.
Sen şehit oldun yiğidim!…
Bir öldün ama bin yaşayacaksın.
Ülkücülüğün tarifini böylesine yücelttiğin için…

Oğuzhan Cengiz
Kartal-Maltepe Askeri Cezaevi
9 Eylül 1980 Salı / Ülkücüden Ülkücüye

 

Türk İslam Ülküsü uğrunda şehit düşenlerin aziz hatırasına…

LEKE

Namus lekesi değil alnımda gördüğünüz,
Vurulmuşum, vurulmuş düşmüşüm güpe gündüz.
Şakağımdaki kansa, o benim gülüşümdür,
Namert sürünmektense, erkekçe ölüşümdür.

Şaşırmayın, korkmayın, ürkmeyin ey yiğitler,
Bakın etrafımızı nasıl sarıyor kızıl itler!
Zaten faydası yoktur korkaklığın ecele,
Yaşamak hakkın lakin istiklalinle bile.

İhtirama zaman yok, merasime ne hacet?
Size düşen daha çok vazifeler var. Evet…
Evet!.. Böyle sürerse bu eşkiya kanunu,
Müebbet felakettir milletimin sonu.

Size selam gönderdi kırk yiğidiyle KÜRŞAD
Sizden haber bekliyor yüz milyon; imdat! imdat!
Hala tevekkülde mi kararlısın yoksa?
Sükut neyi halleder, yaran oyuk oyuksa?

Tevekkül Allah’adır zillete katlanılmaz!
Ya hayat ya ölüm! Bunun ötesi olmaz.
Namus lekesi değil alnımdaki bu leke,
Asırlardır karşıma çıkmazken tek teke

Önümüzde dalkavukluk, meddahlık edenleri,
Şimdi iyi tanı, gör neymiş hünerleri…
Mütefekkirler echel, realistler yalancı,
Hayret! Dünkü yabancı, bugün bu handa hancı…

Dağdan bağa inenler, yoluma kül döküyor
Benim ayak izlerim taşralı gözüküyor
Farkına yeni vardım, suçluymuşum ben meğer
Otağımda cellatlar… Kaçmak!.. Bu neye değer!

Ne papyon kravatlı, ne rugan papuçluyum
Halisane Türk’üm ben, onun için suçluyum.
Suçluyum, hainleri gözlerinden tanırım ben.
Bir intizar dinlerim şu toprağın kalbinden.

O ses der ki: -Ey oğul, yazıklar olsun sana!
Mezarımı kirleten, şu mahluka baksana!
Baktım gafiller düşmüş hainlerin peşine
Dedim Bozkurtların yurdunda, çakalların işi ne?

Fırlamışım yayımdan, ok hedefi mutlaka bulur
Son kale, son akında, ancak böyle kurtulur.
Namus lekesi değil, kurşun yarasıdır O.
Asrın adaletine, bir yüz karasıdır bu!

Arz-ı endam etsinler… Mütebessim, mutantan.
Sonra da sulh severiz, deyiversinler YALAN
Yalandır ne söyleseler, beşeriyyet namına,
Hanumanlar yıkılır, bu şer’riyet namına.

Adi cinayetlerle küllenir asıl yara
Can yakar, göz yaşarır, alır yürür bu sara
Sokaktan okullara, okuldan minareye
Bu kıvılcım saçarken bekçiler uyur, niye?

Kimdir bu uyanıklar, niçin uyur uyuyan?
Beş kıt’a birbirine dokunur zaman zaman
Bayraklar indirilir, paçavralar sallanır
İşte bu kızıl itler, bu sayede yollanır.

İnsan denmez bir avuç yal için sürünene
İnsan denmez sesimden ürküp, dev görünene
İnsan denmez iltifat, iltizam edenlere
İnsan denmez yenilen ve önde gidenlere
İnsan denmez gözyaşı döküp, ter dökmeyene
İnsan denmez hedefi görüp diz çökmeyene

Ben şüheda nesliyim, başkaya varmaz dilim
Belki mağdurum ama, asla meyus değilim.

Gökbayrak Albayrağa bir gün çizerken ufuk
O büyük kurtuluşa yürürken çoluk çocuk
Bu nefes bu bedeni terkedip de gitsede
Ruhum at koşturacak, o büyük hengamede.

Namus lekesi değil, artık bilinmeli bu!
Asıl leke bellidir, kökten silinmeli bu!

Bir isyan cinnet gibi, bir günkü kabus gibi
Karşımda tomsonlular, yunan gibi rus gibi

Ey gönüllü bayraktar, ey devşirme dölleri!
İleri, biraz daha, biraz daha ileri.

İhanet oyununda, peşrev çekenler bu kez
Bilsinler ki bu toprak, hainleri hiç sevmez!

Bugün sabreyleyenler, bir gün bezecekler
Tutup başlarını, taşlarla ezecekler.

Atalarımız bize, böyle ferman buyurdu
Ey ecdat sevgisiyle taşan kahraman ordu

Bu hakimler veremez, hükmünü bu celsenin
Hazır olun Bozkurtlar! Hüküm sırası sizin!

* * *

ŞEHİDİM ERHAN CENGİZ

Şehidim Erhan Cengiz
Kavgadayım kardas sensiz.
Yaş 18 nere gittin bensiz
Yüreklerdesin Erhan Cengiz…

Yiğidim Erhan Cengiz
Sana uzanan el yüreksiz.
Küfrün kurşunu geldi adressiz.
İman kalesiydin sen Erhan Cengiz…

Gönüldasım Erhan Cengiz
Güneş doğmaz oldu sensiz.
Türk ün meşalesi yanacak şüphesiz
Unutmadık,Unutan kahrolsun seni Erhan Cengiz…

Kardasım Erhan Cengiz
Türk İslam yıldızıdır tertemiz…
”Bir öldün bin dirildik” kalmadık nefersiz…
Bak geliyor binlerce Cengiz

Ülküdasım Erhan Cengiz
Oralarda kalmayasın bensiz
Bak geliyorum sessiz sessiz.
Yiğidin adıdır Erhan Cengiz…

12 Eylül 2003
Afşin SELİM
BURSA

 

 

#, #, #

By Otuken

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir